9 Şubat 2013 Cumartesi

Alzheimer hastasıyla yaşamak...

   (Dün gece saatlerce uyumadı, bakıcı bayanın kendisine büyü yaptığını söylüyor, panik içinde etrafta birşeyler arıyor,babama zarar verdiğini söyleyerek her dakika yeni bir şey uyduruyor,bir oturuyor,bir yatıyordu. Babamı bakıcı bayandan kıskanıyor,onunla aldattığını söylüyordu)

   Kendisi 78 yaşında, çocukluğumuzdan beri  tansiyon hastasıydı, 50'sinden sonra da şeker hastalığıyla tanıştı. Beş çocuğunun herbirini sevgiyle büyüttü. Akşamları yatarken öpüp koklamadan yatmaz, gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmaz, her zaman kanaatkar sevgi dolu bir anne..Annem,canım....Eşine  destek olabilmek için önceleri çocuklarına daha sonra da konu komşuya dikiş dikmiş.Yıllar geçtikçede usta bir terzi olmuş, en zor bedenlere elbise oturtmak konusunda onun üstüne kimse yarışamamıştır.Aldığı her siparişe yeni bir hevesle başlar, beğenmediği en ufak bir potu defalarca sökmeye üşenmez, içine sinene kadar uğraşırdı.En sıkıntılı zamanlarda bile evde hiçbir zaman ne tartışma nede kavga olmamıştır.Üstelik beş çocuğun haricinde birde yaşlı annesine bakmıştır dönem dönem. Bayram arefesinde mutlaka sabahlar, kıramadığı komşularının siparişlerini yetiştirebilmek için sabaha kadar uğraşırdı.Beş çocuğundan dördünü evlendirmiş,beşincisinide nişanlamış, onların çeyizlerini yapmış, kızlarının nişanlıklarını ve gelinliklerini kendisi dikmişti.
İşte böyle bir gecenin ardından,bir sabah evdekiler onda bir anormallik olduğunu hissetmiş ve hastane acil servisinde soluğu almışlardı. 450 şekerle inme geçirmiş, iki haftalık yoğun tedavinin ardından normale dönmeye başlamıştı.Evdeki tedavisi biraz zor oldu, inme sağ tarafında olduğu için uzun süre sol elini kullanmak zorunda kalmış, hergün sesli bir şekilde konuşmasını sağlamaya çalışmıştık. Ve o artık diyabet hastası olarak ilaçla tedavisine devam edecekti. Çok sevdiği terziliği de yavaş yavaş bırakmak zorunda kalmıştı. Tabi çocuklarının da baskısıyla. Eskisi gibi hiperaktif değildi ama evine ve kendisine yetiyordu.  Her zaman insan kendi kendinin doktoru olmalıdır diyerek fazla ilaç kullanmayı sevmez, son ana kadar direnirdi.
Birkaç yıl sonra da bir akşam üstü yine bir anormal hal ile hastaneye gidildi ve bu sefer yüksek tansiyondan ikinci inme geçirerek tedavi altına alındı.
Bu tedavi sonucunda. yüzünün  bir tarafında hafifte olsa deforme ve konuşma bozukluğu kaldı ne yazıkki. Ama çok şükür ki, ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdaydı.
Zamanla , tabi artık terzilikte yapmadığı için her gün eksik olmayan konu komşu gelmez olmuş evde annem ve babam yanlız kalmışlardı. Annemle, babam ilgileniyor, kendisi kalp hastası olmasına rağmen evin diğer işlerini elinden geldiği kadar yapmaya, hem kendi tedavisini, hemde annemin tedavisini sürdürmeye çalışıyordu.
Zamanla , basit unutkanlıklar,tekrar tekrar sorulan sorular, el becerilerini kaybetmesi, yalnızlık ve depresyon duygusu,bütün bunları yaşadık. Yaşadık diyorum, çünkü şimdi dönüp geriye bakınca anlıyorum. Sinsice,  anlamadan, kondurmadan yaşamışız aslında.
     Evet sevgili arkadaşlarım canım annemle birlikte bu hastalıkla tanışmış olduk. sizlere ara sıra ,fırsat buldukça bu kunuyla ilgili yaşadıklarımızı yazmaya çalışacağım. Bunca zamandır uzak kalışım sadece bu değil tabii. Babamın da rahatsızlıkları oldu ve sık sık hastane acil srvislerine abone olduk. Şu an Babam hastanede yatıyor.annem bizde kalıyor.Aynı zamanda çalışıyorum.Ve ben bugün sinirlerime hakim olamayıp epeyce ağladım, çok uzun zamandır ağlayamıyordum ,biraz rahatladım aslında iyi oldu.
Şimdilik bu kadar fırsat bulabildim, en kısa zamanda tekrar yazacağım.Hepinize sevgiler...